EĞER BEN ÖLÜRSEM
Bulanık bilincime sızan acının içinde bîçare kıvranırken, bazı gerçeklerin daha çok farkına vardığım bir günün gecesinden yazıyorum sizlere. Benim için ayrılmış bu hayat yolculuğu defterindeki yapraklar her gün azalırken; yaşadığım ve yaşayacağım, bende izler bırakan tüm anılara ithafen buradayım bugün.
Kim bilir belki de bu akşam son kez en sevdiğim yemeği büyük bir iştahla yiyeceğim, aşkla baktığım babamın gözlerine son kez bakacağım, dostumun ruhuna son kez bağlayacağım gülüşlerimi. Bütün bunların son kez olduğundan haberim dahi olmayacak. Bu yüzden, sevdiğim her şeyi azim ve tutkuyla yapmaya devam edeceğim. Nefes alan hücrelerimin son damlasına kadar hayatımın hakkını vereceğim.
Göğüs boşluğumda inceden bir meltem edası var. Yarın hiç olmayacakmışçasına kelebeğe dönüşüp, bir ömrü tek bir güne sığdırıyorum.
Eğer ben ölürsem, takvimdeki yapraklara asla küsmeyin. Aranızdan ayrıldığım günü her yıl hüzünle değil de kalbinizdeki sevgi pıtırcığına sarılarak geçirin.
Eğer ben ölürsem, toprağımı çiçeksiz bırakmayın. Kış olur, karlar bedenime işler. Bahar gelir, ben çiçek olur yeniden açarım. Ne olursa olsun, üzerimi şifa veren ellerinizle örtün.
Eğer ben ölürsem, içimde ukdeler bırakan tüm aşkların ismini ateşe verin. Gözlerinizi kısacık bir an yumduğunuzda; beni kesik saçlarımla, yenmiş tırnaklarımla hatırlamayın.
Ben ölürsem gökkuşağına yeni renkler katmayı ihmal etmeyin. Yağmur yağdığında etrafa yayılan o kokuyu çok sevin. Beni çok sevin…